Aklâm-ı Sitte
Aklâm-i Sitte; Sülüs-Nesih, Muhakkak-Reyhânî, Tevkî-Rik῾a şeklinde birbirine tabi ikili gruplar halinde sıralanabilir. Bu üç gruptan Sülüs, Muhakkak, Tevkî ağız genişliği 2 mm.; Nesih, Reyhânî, Rik῾a ise 1 mm. civarında olan kamış kalemle yazılır. Yazı karakteri itibariyle Muhakkak ile Reyhânî, Tevkî ile Rik῾a birbirine çok benzeyen yaşları farklı iki kardeşi hatırlatır. Sülüs῾le Nesih arasında ölçüleri dışında da belirgin şekil farklılıkları vardır.
***
1. Muhakkak
‘Muntazam ve muhkem῾ anlamına gelen bu yazının harfleri sülüse nispetle daha büyüktür. Yani dikey olanlarla ‘Sin, fe, kaf ve nun῾ gibi çanaklı tabir edilen harflerin sola uzayan tarafları daha uzundur. Dönüş noktaları köşelicedir ve sülüsteki gibi derin deÄŸildir. Ayrıca, satır halinde yazılır ve giriftlikten uzaktır. Harfleri ve kelimeleri açıktır.
2. Reyhânî
Muhakkak῾ın kurallarına bağlı olup onun küçük yazılan şeklidir. Bu iki yazı 16. yüzyıla kadar Sülüs ve Nesih ile birlikte her yerde, bilhassa Kur῾an-ı Kerim῾in yazılmasında kullanılmışken bu tarihten sonra herhalde fazla yer kaplamasından olacak ki bütün İslam ülkelerinde terkedilmiştir.
3. Sülüs
Muhakkak῾a nispetle harfleri biraz küçüktür. Başka bir karakteri, çanaklı harflerinin de biraz kısa ve derin olmasıdır. Bu yazı genel olarak Muhakkak ve Reyhânî῾ye göre yumuşak bir görünüme sahiptir. Bilhassa kitap unvanlarının, levhaların ve kıt῾aların yazılmasında kullanılmıştır. Bugün de bütün İslam ülkelerinde geçerlidir.
4. Nesih
Sülüs῾ün küçüğü olan bu yazının sözlük anlamı ‘ortadan kaldırmak, iptal etmek῾tir. Kitapların yazılmasında diÄŸer yazılardan daha fazla kullanıldığı, yani diÄŸer yazıların hükmünü ortadan kaldırdığı için bu adla anıldığı kabul edilmektedir. Bugün de Sülüs ile birlikte bütün Ä°slam ülkelerinde kullanılmaktadır.
5. Tevkî
Sülüs῾ün kurallarına bağlı olup onun biraz küçük boyda olanıdır. En belirgin özelliği birleşmeyen harflerin de birbirine bağlanabilmesidir. Eskiden halife ve vezirlerin mektupları bu yazı ile yazılırdı. Tevkî, padişahların buyruklarının üzerine yazılan, çekilen nişanın da adıdır. Bu yazı genellikle vakıf işlerinde kullanılmıştır.
6. Rikaa
Tevkî῾nin kurallarına baÄŸlı olup onun Nesih gibi küçük yazdan ÅŸeklidir. Sözlükte ‘küçük sayfa ve mektup῾ anlamına gelen Rikaa, vakıf iÅŸlerinden baÅŸka Kur῾an-ı Kerim῾in sonunda dua sayfasında; yani hattatın kendi adını andığı ve eserini yazdığı yeri, tarihini ve Allah῾a duasını bildiren bir veya iki sayfalık yerinde çoklukla kullanılmıştır. Aklâm-ı Sitte῾den ayrı üslûpta geliÅŸen Ta῾lik, Divanî, Celî Divanî, Rik῾a da önemli yazı türleridir.
Diğer yazı çeşitleri
1. Ta῾lik
Tevkî hattının 14. asırda Ä°ran῾da kazandığı deÄŸiÅŸiklikle ortaya çıkmış olup daha çok resmî yazışmalarda kullanılmıştır. Ta῾lik ‘asma, asılma῾ anlamına gelmektedir. Bu adı almasının sebebi harflerinin birbirine asılmış gibi bir manzara arz etmesinden ileri gelmektedir. Ta῾lik yazı her ÅŸeyden önce harf ÅŸekillerinin oranlılığı ve çizgilerinin musikisi ile dikkati çeker. Ta῾lik yazıda iki üslûp vardır. Ä°ran Ta῾lik üslûbu ve Osmanlı Ta῾lik üslûbu. Anadolu῾da hattatlar 14. yüzyıla kadar Ä°ran üslûbunun etkisinde kaldı. Fakat Türk hattatları bu yazıda kendi görüş ve sanat anlayışlarını uygulamışlardır. Yesârî῾nin öncülüğü ve oÄŸlu Yesârîzade Mustafa Ä°zzet῾in gayreti ile yeni bir üslûp meydana geldi. HaÅŸmetli Sülüs῾ün yanında ince, kavisli, narin yapısı ve harekesiz yazılışıyla hoÅŸ ve ÅŸiir gibi görünüşe sahip olan bu Osmanlı Ta῾lik hattının hürde (küçük) veya hafi (ince) denilen ÅŸekli edebi eserlerde ve divanlarda kullanılmış, fetvahanenin de resmi yazısı olmuÅŸtur.
2. Divânî
İran῾da resmi yazışmalarda kullanılan Ta῾lik hattı 15. yüzyılda Osmanlılara Akkoyunlular yoluyla gelmiş ve kısa zamanda büyük değişikliğe uğrayarak Dîvân-ı Hümâyun῾daki resmi yazışmalar için kullanılmaya başlanmıştır. Bu sebeple Divanî adını almıştır. Harekesiz yazılan divanînin 16. asırda İstanbul῾da doğan harekeli, süslü ve haşmetli şekline de Celî Divanî adı verilmiştir. Celî Divanî devletin üst seviyedeki yazışmalarında kullanılmıştır. Bu iki yazı da Türklerin icadıdır.
3. Rik῾a
Osmanlı Türkleri῾nin icadı olan Rik῾a, Divanî hattındaki dikey harflerin boylarının biraz küçülmesi, sadeleşmesi, kavis ve meyillerinin azaltılmasıyla meydana gelmiştir. Sarayda doğan bu hat, günlük yazışmalarda ve mektuplarda kullanılmıştır. En eski örneklerine 18. asrın ilk yarısında rastlanan Rik῾a 19. asırda Babıâli῾de gelişmiş ve asıl hüviyetini orada bulmuştur. Babıâli῾de Mümtaz Efendi (ö. 1871) tarafından yazıldığı ve üslûbu sonradan gelenler tarafından takip edildiği için Mümtaz Efendi Rik῾ası veya Babıâli Rik῾ası adıyla anılmıştır. Mehmet İzzet Efendi (ö.1903) tarafından geliştirilen ve sıkı kaidelere bağlı kalan bir çeşit Rik῾a daha doğmuştur. İzzet Efendi Rik῾ası denilen bu yazı daha sonra Arap aleminde Celî şekliyle revaç bulmuştur.
Kaynak: Hattın Çelebisi Hasan Çelebi. Tarih ve Tabiat Vakfı (TATAV) Yayınları, 2003