Eski Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa῾nın torunlarından ve nâiblerden Ahmet Tevfik Efendi῾nin oğludur. 1881῾de (1299 H.) Kayseri῾ye bağlı Tavlusun köyünde doğdu.
Memleketinde ilkokulu bitirdikten sonra 1898῾de (1316 H.) İstanbul῾a geldi. Fatih Camii῾nde Arnavut Hoca Hasan Necmüddin Efendi῾nin dersine devamla icazetname aldı. Darülfünun İlahiyat bölümünden 1912῾de (Temmuz 1328) mezun oldu.
1903῾te (1321 H.) Meşihat Dairesi῾ne girerek Mektubî Kalemi῾nde memur olarak göreve başladı ve dairenin lağvedilmesine kadar vazifesini sürdürdü. Ardından yeni kurulan İstanbul Müftülüğü Evrak Kalemi῾ne memur tayin olunarak vakti gelince yaş haddinden emekli edildi.
Damat Ä°brahim PaÅŸa ve zevcesi Fatma Sultan hayratında — vakfiye gereÄŸince — vaaz etmesi kararlaÅŸtırıldı.
Memleketinden İstanbul῾a geldiği sene, Filibeli Hacı Arif Efendi῾den sülüs ve nesih meşkine başlayarak huruf (harfler) müfredatını Reisülhattatîn Kâmil Efendi῾den mürekkebatı tamamlayarak icazet aldı. Birkaç sene ‴Medresetülhattatin‴de de çeşitli meşkleri yazıldı.
1909῾da [25 Şubat 1324] Maarif Meclisi῾nde hutût-ı mütenevvia yarışmasına girerek birinciliği kazandı. Darülmuallimîn hüsn-i hat hocalığına tayin edildi. Bir müddet sonra Darülhilâfe medreselerine, oradan da İmam-Hatip mektebine nakledilerek ilgaları tarihine kadar muallimlikte bulundu.
Sülüs, celî, talik ve rik῾ada ayrıca mürekkep imalinde maharetliydi.
Abdülkadir Efendi῾nin tercüme ederek mütenevvi῾ (çeşitli) hatla yazdığı Cezerî῾nin siyerine, amcasının oğlu meşhur ressam ve hattat Feyhaman Bey῾in arzusuyla şu takrizi yazmıştım:
Cezerî῾nin siyer-i pakini Abdülkadir
Terceme eyliyerek, kıldı uyûnı tâbân[1]
Öyle bir terceme kim aslı gibi âlâdır
Cezerî görse olurdu ebediyyen tahsin-han[2]
Sahib-i ilm ü hüner, revnak-ı hattatîndir[3]
Hüner ü ilmine işte eseri bir bürhan[4]
Muhtelif hat ile tezyin-i sahâif etmiş[5]
Her sahife ediyor âdemi cidden hayran
Nazm-ı zîbâsına dilbeste onun nâzımlar[6]
Hatt-ı ranâsına aşüfte onun hattatan[7]
Hüsn-i ahlâkına her hali şehadet eyler
BaÅŸka ÅŸahid aramaz hulkuna[8] ehl-i irfan
Zuhr-i ahret olur elbette bu dürlü âsâr[9]
İstifaza edüb[10] ondan nice sahib-i imân
Halik-ı levh u kalem sa῾yini meşkûr etsün[11]
Eylesün Şah-ı Rusül şanına lâyık ihsan
[1] kıldı uyûnı tâbân: Gözleri aydınlık kıldı
[2] Cezerî görse olurdu ebediyyen tahsin-han: Cezerî görse ebediyen beğenip alkış tutardı
[5] tezyin-i sahâif etmiş: Sayfaları süslemiş
[6] nazm-ı zîbâsına dilbeste onun nâzımlar: Güzel dizişine gönül bağlar onun, tanzim edenler
[7] hatt-ı ranâsına aşüfte onun hattatan: Güzel hattına kapılır onun hattatlar
[9] zuhr-i ahret olur elbette bu dürlü âsâr: Böyle eserler ahiretin zuhrudur (zor günler için saklanan şey).
[10] istifâza etmek: Feyizlenmek.
[11] Halik-ı levh u kalem sa῾yini meşkûr etsün: Kaderi yazan kalemi ve kader levhasını yaratan Allah, onun gayretinin karşılığını buldursun.
Kaynak: Son Hattatlar, İbnülemin Mahmud Kemal İnal.
Kaynak kişi: Ayşe Zühal Saynaç (Abdülkadir Efendi῾nin torunu)
Metni sadeleştiren ve dipnotlandıran: Kadriye Kaymaz